Türk Edebiyatının Almanca Konuşulan Ülkelerde Alımlanması[1]

Mehmet Tahir Öncü/ Bahar Sertdemir (Ege Universität, Izmir – TÜRKEI)
Email: mtoncu@yahoo.com

 

Abstract (Deutsch)

 Die vorliegende Arbeit bezweckt, einen Überblick über die ins Deutsche übersetzte türkische Literatur von der Gründung der Türkischen Republik 1923 bis ins Jahr 2017 zu geben. Es werden in diesem Rahmen Antworten auf die folgenden Fragen gesucht: 1. Wie lässt sich das Gesamtvolumen der übersetzten Werke in Dekaden aufweisen? 2. Welche türkischen Autoren wurden bevorzugt? 3. Welche Verlage waren bei der Veröffentlichung der türkischen Literatur in Deutschland aktiv? 4. Welche Übersetzer können als die Vertreter der türkischen Literatur in Deutschland betrachtet werden? In Bezug auf diese Fragen werden Abbildungen erstellt, welche auf quantitativen Werten basieren. Daraufhin werden die erstellten Abbildungen qualitativ bewertet und es wird diskutiert, welche Kriterien bei der Übersetzung ins Türkische beachtet und wie die Übersetzungsentscheidungen – nach Dekaden, Autoren, Verlagen und Übersetzern – getroffen wurden.

 Stichwörter: Türkische Literatur, literarische Übersetzungen, deutsche Übersetzungen, Bibliographie

 

Abstract (English)

 The study aims to report Turkish literal works translated into German from the founding of the Republic of Turkey in 1923 to the year 2017. Based on this information, this study seeks answers to the following questions: 1. According to the years when the works translated from Turkish to German were published, what kind of picture will come out? 2. Which author’s works are the most translated into German? 3. Which publishing house has the most published works translated from Turkish into German? 4. Which translators can be seen as the representatives of Turkish literature’s translators in Germany? According to the answers of these questions, the graphs based on quantitative values are prepared. Afterward, these graphs are evaluated in a qualitative method and it is discussed which criterions are taken as a basis and how the choices of translators -according to the period or translator- are made by the help of translation.

 

Key words: Turkish literature, literary translation, German translations, Translations Bibliography 

  1. Giriş

Almanya -Türkiye ilişkileri hem ekonomik, siyasi hem de kültürel düzeyde birbiriyle yoğun bir şekilde cereyan etmektedir. Bu iki ülkenin yakın bağlantısı edebi düzeydeki ilişkisini güçlendirmektedir. Her iki ülkenin de birbirine yakın bu bağlantısı kuşkusuz çevirilerin miktarına ve yoğunluğuna ve Türk edebiyatının Almanca konuşulan ülkelerde tanıtılmasına yansımaktadır. Böylece Almanca konuşulan ülkelerde Türk edebiyatının çeviri niceliğinin bu iki ülkenin ilişkisini gösterdiğini söyleyebiliriz.

İşbu çalışma kapsamlı proje ‘Türkçe Çevirmenler Sözlüğü’ (https://translex.ege.edu.tr/) projesinin bir alt projesidir. ‘Türkçe Çevirmenler Sözlüğü’nde ilk etapta yabancı bir dilden ve edebiyattan Türkçeye aktarılan çevirmenler ve çeviriler ele alınmaktadır. Başta Ege Üniversitesi Kütüphanesi, Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesi, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi ve Milli Kütüphane kayıtlarını barındıran ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ve TÜBİTAK ULAKBİM’in Ulusal Toplu Katalog veri tabanından yararlanılarak yabancı dilden Türkçeye aktarılan eserler ele alınmıştır. Çalışmada Cumhuriyet’in ilk yıllarından 2016 yılına kadar Türkçeye aktarılan dil ve edebiyatları nesir, nazım ve tiyatro gibi edebi türlerine göre çeviriler incelenmiştir. Toplam 33 dil ve edebiyattan 18.741 eser ve 6.006 çevirmen kaydına ulaşılmıştır.[2] Çevrilen ders ve teknik kitaplar, siyasi ve herhangi bir estetik değeri bulunmayan kitaplar bu çalışmada dikkate alınmamıştır. Projenin ikinci bir ayağını Türkçeden yabancı bir dile çeviri yapan çevirmen ve çeviriye göre araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. İlk olarak Türkçeden Almancaya aktarılan çeviriler ve çevirmenlerle başlanmıştır. Bu arada Türkçeden Bulgarcaya ve Yunancaya yapılan çevirilerin araştırmalarına da başlanmıştır. Bu yöntem ilerleyen zamanlarda başka dillere de aktarılacaktır.

Bu çalışmada yer alan edebi eserlerin niteliksel özelliklerinin değerlendirilebilmesi için ilk etapta bu eserlerin niceliksel özelliklerinin sunulması gerekmektedir. Bu hedef doğrultusunda ilk önce Türk edebiyatından Almancaya çevrilen edebi eserlerin bir listesi oluşturulmuştur. Ayrıca yazarlara, yayınevlerine, çevirmenlere ve yayın yıllarına ilişkin bilgilerin belgelenmesi sağlanmıştır. Bunun dışında niceliksel bilgilerin belgelenmesi gerçekleştirilmiştir ve adı geçen bilgiler şekil ve tablolarla detaylı bir şekilde sunulmuştur. Bu açıdan elde edilen niceliksel bilgilerin niteliksel bilgi olarak ne anlam taşıdığı tartışılacak ve çeviribilimsel bakış açısından yorumlanacaktır.

 

  1. Yöntem

Bugüne kadar Türk edebiyatından Almancaya çevrilen eserleri belgelemeyi amaçlayan çeşitli araştırmalar yapıldı. Dikici (2015) ‘Die Rezeption der türkischen Literatur im deutschen Sprachraum unter besonderer Berücksichtigung aktueller Übersetzungsvorhaben’ adlı doktora tezinde konunun kültür tarihine ilişkin yaklaşımını sunmuştur. Bu çalışmanın ilk bölümünde ‘Das deutsche Türkenbild in den verschiedenen Epochen’ konusunu ele alıp sonrasında ‘Geschichte des Übersetzens vom Türkischen ins Deutsche’ temasına değinilmiştir. Diğer bölümlerde ise ‘Die Türkische Bibliothek im Unionsverlag’, ‘Aktuelle Übersetzungsvorhaben türkischer Literatur am Beispiel des Berliner Verlags binokii’ ve ‘Die Position der türkischen Literatur im internationalen Translationssystem’ bölümleri yer almaktadır (Dikici 2015).

Önümüzdeki çalışmanın Karlsruher Virtueller Katalog (KVK)[3] [Karlsruher Sanal Kataloğu] veritabanında yapılan araştırmaya dayanmaktadır. KVK dünya çapında kütüphane ve kitabevi kataloglarında yer alan yüz milyonlarca kitabı, dergiyi ve diğer medyaları listeleyen büyük bir arama motorudur. Girilen arama talepleri aynı anda üniversite, şehir, eyalet ve ülke kütüphanelerinin birçok kütüphane kataloğuna aktarılmakta ve ilgili arama sonuçları sunulmaktadır. KVK verilerine göre Cumhuriyet’in ilk yıllarından başlayarak 2017 yılına kadar aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır: Almancaya toplam 776 eserin, 363 yazarın, 216 yayınevinin ve 221 çevirmenin kayıtları ulaşılmıştır.

 

  1. Almanca Konuşulan Ülkelerde Türk Edebiyatı

Karlsruher Sanal Kataloğu’nun (KVK) verilerine göre 1923 yılında Cumhuriyet’in kuruluşundan 2017 yılına kadar toplamda 776 eser Almancaya çevrilmiştir. Bu eserler toplamda 363 yazar tarafından yazılmıştır. Listelenen eserlerden yola çıkarak toplamda 221 çevirmenin faaliyet gösterdiği saptanmıştır. Aşağıdaki şekiller yukarıda belirtilen toplam verilere dayanmaktadırlar ve ‘yıllara göre’, ‘yazarlara göre’, ‘yayınevlerine göre’ ve ‘çevirmenlere göre’ düzenlenmiştir.

 

3.1. Almanca Konuşulan Ülkelerde Türk Edebiyatı: Yıllara Göre

 

Şek. 1: Almanca Konuşulan Ülkelerde Türk Edebiyatı: Yıllara Göre

 

Belirtildiği gibi Karlsruher Sanal Kataloğunun (KVK) verilerine göre Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Türk edebiyatından Almancaya toplam 776 eser çevrilmiştir. Yukarıda yer alan grafikte Türkçe’den Almanca’ya yapılan ilk çevirilerin Cumhuriyetin kuruluşundan önce gerçekleştiğini açıklamaktadır. İlk ciddi çeviri faaliyetleri hem siyasi hem de askeri zemine sahipti, zira Osmanlı Devleti ve Almanya Birinci Dünya Savaşı esnasında yakın müttefiktilerdi. Hatta 1923 yılından önceki çeviriler savaş ortağını daha iyi tanımak adına devlet destekliydi (Dikici 2015: 51). Birinci Dünya Savaşı’ndan önce ilk ‘Türk Kütüphanesi’nin kurulması bu ciddiyeti desteklemektedir. Kütüphane yayıncı ve çevirmen Georg Jacob yönetimi altında Leipzig’li yayıncı Mayer-Müller Yayınevi’nde kurulmuştur.  Bu dönemde yapılan çevirilerin amacı Türk toplumunun günlük yaşamına ilişkin bilgiler sunmak ve Türk örf ve adetlerini tanıtmaktı. Ancak bu dönemde çevirilen eserler Alman toplumunda beklenen yankıyı yaratmadı (agy).

Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Alman toplumu yeni kurulan Türk Cumhuriyeti’ni merak ediyordu, özellikle de devlet kurucusu Mustafa Kemal Atatürk büyük heyecan yaratıyordu. Bu dönemde Halide Edip Adıvar’ın ve Yakup Kadri’nin eserleri çevrildi. Çeviriler Türkiye’nin kültürel reformu, Türkiye’nin batıya yönelme ve Birinci Dünya Savaşı’ndaki müttefiklerinin anısı gibi konuları ele almaktaydı. 1930’lu yıllarda artık Türkiye Almanya için ve Almanya Türkiye için Birinci Dünya Savaşı’ndan önceki gibi askeri ve siyasi yönden ilgi çekici değildi; bu durum yukarıdaki grafikte de görülmektedir (Dikici 2015: 58).

Türk edebiyatı İkinci Dünya Savaşı esnasında ve öncesinde Almanca konuşulan bölgelerde oldukça az yer almaktaydı. Nazi Almanyası’nın Türkiye’ye ve Türk Cumhuriyeti’ne neden ilgi duymadıklarını gösteren iki önemli sebebi vardı,: Türkiye İkinci Dünya Savaşı’nın başında tarafsızlık açıklamasını bildirmişti. Bir diğer ve bu kapsamda belirleyici sebep ise  Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşı esnasında ve öncesinde Haymatlozen olarak adlandırılan ‘yurtsuzları’ kabul etmesiydi (Dikici 2015: 59).

50’li yıllarda Türk edebiyatına ait birkaç çeviri mevcuttu. Söz konusu çeviriler sadece bilimsel amaçlara fayda sağlamaktaydı, örn. eski Türkçede yazılmış yiğitlik destanları. İki bilim insanı Türk edebiyatının Almanya’da gelişmesi adına bu süreçte büyük çaba sarf etti: Annemarie Schimmel ve Otto Spies (Dikici 2015: 61). Genel olarak Alman yayınevleri Türk edebiyatının yayınlanmasına ilişkin pek ilgili değildi. Bu yüzden çevrilen Türk edebiyatının sayısı azdı.

Türk edebiyatına olan yetersiz ilgi 60’lı yıllarda da devam etmekteydi. Doğu Almanya’da Nazım Hikmet ve Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bazı eserleri sosyalist komünist düşünce tarzları sebebiyle aktarılmıştır. Batı Almanya’da ise Yaşar Kemal’in birkaç eseri Almanca’ya çevrilmiştir. Askeri darbe bile 60’lı yılların başlangıcında Türkiye’ye ve Türkiye Cumhuriyeti’ne ilişkin sınırlı ilgi yaratmaktaydı (Dikici 2015: 63s.).

70’li yıllarda Türk misafir işçi furyası başlamış ve bu işçilerin vatan edebiyatları gün yüzüne çıkmıştı. Türk misafir işçiler tarafından başlıca Türk edebiyatına yönelik yeni yayınevleri kurulmuştu. Bunların içinde ikoo Kitabevi, Ararat Yayınevi ve Buntbuch Yayınevi yer almaktadır. Bu yayınevleri gelişi güzel ve belirsiz çeviri eylemleri gerçekleştirdiler. Yalnızca İsviçreli Unionverlag Yaşar Kemal’in şu ana kadarki eserlerini yeniden ele alıp çevirdi.  Bunun sebebi ise Yaşar Kemal’ın Nobel Edebiyat ödülüne aday gösterilmesiydi (Dikici 2015: 67s.). 70’li yılların çevrilen edebi manzaraları Anadolu’daki köy yaşamı, egzotizm, doğu ve şark manzaraları, Türkiye’nin yabancılığı veya Avrupa’nın kıyısındaki Türkiye’nin geri bir ülke olarak gösterilmesi gibi temaları konu almaktaydı. Pazarkaya’ya göre bu döneme ait Almanya’daki çeviri sayısının düşük olmasına ‘Türk edebiyatı ekonomik ve siyasi olarak bağımsız olmayan bir ülkenin edebiyatının’ (1989: 232) Alman okurda ilgi uyandırmadığı açıklamasını getirmektedir.

80’li yıllarda çevrilen edebiyatın toplamında büyük bir artış olduğu grafikte net bir şekilde görülmektedir. Bu artışın birçok sebebi vardı: Bir taraftan Türk yayınevlerinin çoğalmasıyla Türk edebiyatını konu alan yayınevleri de çoğaldı, diğer yandan ise Almanya’daki göçmen edebiyatının gelişmesiyle bir paralellik meydana gelmişti (Dikici 2015: 71). Son olarak ise 80’li yılların başında Türkiye’de meydana gelen askeri darbe Türkiye’nin ve böylece Türk edebiyatının Almanya’daki günlük yaşamın merkezine konumlanmasına sebep olmuştu. Bir diğer sebep de çevirilerin yalnızca bilimsellik açısından ve sadece Türkolog ve bilim insanları tarafından yapılmamasıydı. (agy.).

Grafikte 90’lı yıllarda bir düşüş söz konusu olmasına rağmen Türkiye’nin ve böylece Türk edebiyatının Almanya’da ve Almanca konuşulan ülkelerde temsil edildiği iddia edilebilir. Yeni yayınevleri kuruldu ve yeni Türk yazarlar Alman halkına tanıtıldı. O zamana kadar Türk edebiyatına ilgi göstermeyen diğer yayınevleri de Türk yazarlarını yayın programlarına dahil ettiler. Suhrkamp Yayınevi, Fischer Yayınevi veya Hanser Yayınevi Türk yazarlarına ait birkaç eseri çevirdiler (agy.:  80). İki yazar 90’lı yıllarda ön plana çıkmaktadır: Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk. Yaşar Kemal 1997 yılında Alman Kitapçılar Birliği Barış Ödülüne layık görüldü ve Orhan Pamuk edebi becerileriyle Alman halkının ve Alman yayınevlerinin ilgisini çekmeye başlamıştı.

2000 yılından itibaren Türk edebiyatından Almancaya yapılan çevirilerde büyük bir artış görülmektedir. Bu büyük artış hem edebi hem de siyasi sebeplere dayanmaktadır. Zira 90’lı yılların sonuna doğru Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişki doruktaydı: Türkiye, 1999 Helsinki Zirvesi’nde Avrupa Birliği’ne üyeliğe aday olarak kabul edildi; daha sonra 2003 yılında Türkiye ile AB katılım müzakereleri başlatıldı. Orhan Pamuk, 2005 yılında Alman Kitapçılar Birliği Barış Ödülü’nün sahibi oldu. Aynı yıl İsviçreli Unionsverlag,  Türk Kütüphanesi ile başladı (bkz. 3.3). 2006 yılında Orhan Pamuk Edebiyat Nobel ödülünü kazandı ve 2008’de Türkiye Frankfurt Kitap Fuarına misafir ülke olarak katıldı. Siyasi ve edebi alandaki bu olumlu ambiyans edebi çevirilerin sayısına da yansıyor.

 

3.2. Türkiyede Alman Edebiyatı: Yazara Göre

KVK kütüphane araştırmalarından sonra Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar edebi alanda Türk edebiyatına ait 363 yazarın ve şairin eserleri Almancaya çevrilmiştir. En çok Almancaya çevrilen yazar ve şairler şu şekilde sıralanabilir: Toplam 32 kitap ile Aras Ören’in eserleri, 25 çeviri ile Nazım Hikmet’in eserleri, 24 çeviri ile Yaşar Kemal’in eserleri, 22 çeviri ile Aziz Nesin’in eserleri, 20 çeviri ile Fakir Baykurt’un eserleri, 13 çeviri ile Gülsüm Cengiz ve Orhan Pamuk’un eserleri, 12 çeviri ile Ömer Seyfettin’in eserleri, 11 çeviri ile Aysel Özakın’ın eserleri ve 10 çeviri ile Zülfü Livaneli’nin[4] çevirileri en çok Almancaya çevrilmiştir. Şek. 2’de Türk edebiyatından kitapları en çok Almancaya çevrilen yazar ve şairler gösterilmiştir:

Şek. 2: Türkiyede Alman edebiyatı: Yazara göre

 

Listede adı geçen yazarlar incelendiğinde yazarların edebi öneminin eserlerinin aktarılmasında etkili olduğu görülmektedir. Sağlam’ın (2002: 290) da vurguladığı gibi edebi ödüller, bunlara Nobel Edebiyat ödülü de dahil, bir yazarın tanınmasında önemli bir rol oynamaktadır. Bunun en iyi kanıtı ise 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü  ve 2005 yılında Alman Kitapçılar Birliği Barış Ödülü’nü alan Orhan Pamuk ve 1997’de aynı şekilde Alman Kitapçılar Birliği Barış Ödülü’ne layık görülen Yaşar Kemal gibi isimlerin Türk edebiyatının ilk on yazarı arasında yer almasıdır.

Ancak bir yazarın tanınma derecesi her zaman kazandığı ödüllere bağlı değildir. Aras Ören bunun en iyi örneğidir. Elbette, Ören’in yazarlığının yanı sıra Almanca konuşulan bölgelerde  oyuncu olarak da tanınması Türk edebiyatından çevrilen eserler listesinde yer almasında etkili olmuştur. Ören eserlerinde, Alman halkı tarafından çok takdir edilen ve aynı zamanda Alman okurlarının kafasında Türkiye’nin imajını destekleyen, yabancılık, kimlik problemleri ve kadının aşağılanması gibi konuları işlemektedir. Siyasi açıdan aktif olan şair Nazım Hikmet de listede yukarlarda yer almaktadır. KVK araştırmalarından sonra 25 eserinin Almancaya çevrildiği sonucuna ulaşıldı. Devrimci siyasi faaliyeti nedeniyle sosyalist ve komünist fikirlere çok yakındı. Nazım Hikmet, Dünya Barış Konseyi üyesi olarak Viyana’ya, Prag’a, Varşova’ya, Berlin’e ve diğer Avrupa şehirlerine yapılan seyahatlere katılmıştır. Bu sebeple Hikmet özellikle Doğu Almanya’da tanınan bir isimdi. Hikmet’in kitapları 40’tan fazla dile çevrilmiş olsa da Almanya’nın Batı bölümünde  Hikmet’in önemli eserlerinin uygun yayınları – Alman Demokratik Cumhuriyeti’ne kıyasla – mümkün olmadı. Hikmet’in lirik-epik ana eserinin Horst Wilfried Brands tarafından kusursuz çevrilen bir bölümünün yayınlanması Luchterhand Yayınevi’nin mütevazi bir başlangıcı olarak şairin ölüm yılında, 1963, görülmüştü. 1963 yılındaki ‘Türk-Alman Devletlerarası Kültür Anlaşması’ndan’ sonra Hikmet hakkında Almanya’da  bilgi edinilmedi. 60’lı yılların sonuna doğru gerçekleşen liberalleşme, ‘misafir’ işçilerin akımı ve piyasa olarak Üçüncü Dünya’ya artan ilgi hemen alev alan bir ateş gibiydi.[5]

Yukarıdaki listede yer alan ve siyasi açıdan motivasyonu yüksek olan diğer yazarlar Yaşar Kemal, Aziz Nesin ve Fakir Baykurt.

Sert siyasi mizahları ile üne kavuşan Aziz Nesin’in 22 eseri Türk edebiyatından çevrilmiştir. Ancak ilk çevirilerin kaliteleri çoğunlukla kötüydü. Nesin en az ‘Ephraim Kishon’un ününe’ (Pazarkaya 1989: 237) sahip olabilecekken bu çeviriler sonucunda Almanya’da üne kavuşamamış. Kappert’in (1991: 221) tespiti de aynı yönde. Kendisi Nesin’in ‘korkunç çevirilerinden’ bahsetmekte ve Nesin’i bir kez daha ‘yeniden keşfetmeyi’ (Gülmüş 2018: 9) teklif etmektedir. Buna rağmen çevirilerin sayısı diğer yazarlara kıyasla azımsanamaz.

Fakir Baykurt sadece siyasi açıdan aktif olan bir yazar değil aynı zamanda köy okulundan gelmekteydi. Köy edebiyatı Türkiye’de hem popülerdi hem de Alman okurların yabancı geleneklere olan ilgisini karşılamaktaydı (Dikici 2015: 66). Bu iki tema neredeyse tüm eserlerinde karşımıza çıkmaktaydı.

Yukarıda belirtilen ‘aşırı’ edebi yazarların yanı sıra Ömer Seyfettin ve Gülsüm Cengiz’in eserleri de Türk edebiyatından Almancaya en çok çevrilenler arasında yer almaktadır. Bu yazarların benzerliği ise çocuk ve genç edebiyatı alanında eserler üretmeleridir. Sağlam’ın (2002: 290) da vurguladığı gibi buradaki amaç bu yazarların eserlerini Alman kitap piyasasında kolayca satabilmekti. Tabii ki özel yayınevlerinin iş sahası odaklı satış politikalarının önemli olması dikkate alınmaktadır. Özel yayınevlerinin hızlı artışından dolayı çocuk ve genç edebiyatı gelişmekteydi. Burada çocuk ve genç edebiyatının Türkiye’de de gelişmesi etkiliydi.

Ömer Seyfettin, Türkiye’de ‘çocuk edebiyatının klasiği’ olarak görülmekteydi. Bu sebeple en çok çevrilen yazarlar listesinde yer alması şaşırtıcı değil. Yazar olarak genç yaşlarda farklı takma isimlerle gazete ve dergilerde yayın yaptı. Seyfettin, Ali Canip ve Ziya Gökalp ile birlikte Milli Edebiyat dönemini başlattı. Seyfettin, yazarlığının yanı sıra çevirmen olarak da faaliyet gösterdi. Fransızcayı aracı dil olarak kullanarak Batı edebiyatından birçok eser çevirdi.[6]

Asıl mesleği öğretmenlik olan Gülsüm Cengiz Türk edebiyatında özellikle çocuk ve genç edebiyat yazarı olarak tanınmaktadır.

 

3.3. Türkiye’de Alman Edebiyatı: Yayınevlerine Göre

Türk edebiyatından Almanca’ya çevrilen eserler Almanya’da yüzü aşkın farklı yayınevleri tarafından yayınlanmıştır. Şek.3’ten anlaşıldığı üzere en etkili yayınevleri şu şekilde: Schulbuch Anadolu/ Yayınevi 78 eser, Unionsverlag 49 eser, Dağyeli-Yayınevi 35 eser, Binooki Yayınevi 27 eser, Ararat Yayınevi 24 eser, Manzara Yayınevi 22 eser, Literaturca Yayınevi ve Önel Yayınevi  21 eser, Buntbuch Yayınevi 18 eser ve ikoo Yayınevi 16 eser:

Şek. 3: Türkiye’de Alman edebiyatı: Yayınevlerine göre

 

Yukarıdaki şekil incelendiğinde Türk edebiyatından Almancaya yapılan çevirilerin Alman yayınevlerinin yanı sıra Türk işletmeciler tarafından kurulan yayınevlerinin üstlendiği görülmektedir. Bu kapsamda Anadolu Yayınevinin, bir diğer adıyla Schulbuchverlag Anadolu’nun[7] önemli bir rol oynadığı ve Türk edebiyatından yapılan çevirilerin programlarında öncülük ettiği dikkat çekmektedir. Anadolu Yayınevinin hem çocuk ve okul kitabı edebiyatında hem de klasik Türk edebiyatı alanında sayısız eser yayınladığı görülmektedir. Yayınevi programlarında iki dilliliğe ve böylece iki dilli çocuk ve okul kitaplarına önem verdiklerini net bir şekilde vurgulamaktadırlar. Artık Türkçe-Almanca iki dilli çocuk ve okul kitaplarının yanı sıra İspanyolca-Almanca, İtalyanca-Almanca ve Fransızca-Almanca çocuk ve okul kitapları da yayın programlarında yer almaktadır. Anadolu Yayınevi 1977 yılında Hückelhoven’da Ahmet Çelik tarafından kuruldu. Ahmet Çelik 1971’de Türkçe öğretmeni olarak Almanya’ya gitti ve Türkçe çocuk ve okul kitaplarının piyasadaki eksikliğini tespit etti. Yayınevi bugün Çelik’in iki oğlu Tansu ve Tolga tarafından işletilmektedir. En önemli yazarlar arasında Behiç Ak, Necdet Neydim ve Neşet Erol yer almaktadır. Anadolu Yayınevinde yayın yapan önemli çevirmenler ise Sabine Adatepe, Neşet Erol ve Manuela Volz’dur.

Anadolu Yayınevinden sonra Unionsverlag’ın ikinci sırada yer aldığı ve azımsanamayacak sayıda çeviri yayınladığı yukarıdaki listelemede görülmektedir. Unionsverlag[8] detaylı bir şekilde incelendiğinde bu yayınevinin özellikle Türk Kütüphanesi [Türkische Bibliothek] kapsamında isim edindiği anlaşılmaktadır. Zira 2005-2010 yılları arasında Unionsverlag’ta çeviri projesi kapsamında Türk Kütüphanesi başlatıldı. Bu proje Türkçe-Almanca dil çifti bağlamında en kapsamlı çeviri projesi olarak görülmekteydi (Dikici 2015: 97ss.). Türk Kütüphanesi daha önce ‘Polonya Kütüphanesi’ ve ‘Çek Kütüphanesi’ni başlatan Robert Bosch Vakfı tarafından desteklendi. Programın amacı güncel Türk edebiyatı hakkında genel bir bilgi vermekti ve böylece yeni Türk yazarlarını Alman dilinde tanıtmaktı. Hem Robert Bosch Vakfı hem de Unionsverlag’ın bir kitabın çevrilmesine ilişkin sadece iki tane kriteri bulunmaktaydı: 1. Eser daha önce çevrilmemiş olmalıydı; 2. Türk edebiyatının önemli bir eseri olmalıydı. Çeviri projesi kapsamında Türk edebiyatından elliye yakın çeviri Unionsverlag tarafından yayınlandı (agy.).

Türk edebiyatının Almanya’da yayınlanmasını sağlayan bir başka yayınevi de Dağyeli Yayınevi[9]. Bu yayınevi 1980 yılında Yıldırım Dağyeli ve eşi Helga Dağyeli-Bohne tarafından Frankfurt Main’da kurulmuştur. Yayın programından anlaşıldığı üzere yayınevi özellikle Türk edebiyatına, bilhassa Türk halkları üzerine yoğunlaşmıştır. Böylece ‘Kazak Kütüphane’ serisini çıkardılar. Türk edebiyatının en önemli yazarları arasında  Aras Ören, Aslı Erdoğan, Ahmet Ümit ve Emrah Serbes yer almaktadır.

Türk edebiyatının Almanya’da yayınlanması açısından oldukça genç ve başarılı bir diğer yayınevi ise binokii-Yayınevi[10]. Bu yayınevi 2011’de iki kız kardeş Selma ve İnci Hanım tarafından Berlin-Nollendorfplatz’da kuruldu. Ancak kurucuları bilim insanları değiller; ikinci kuşak Türk kökenli bir ailenin çift dilli yetişen çocuklarıydı. Özellikle güncel olarak Türkiye’de başarılı olan genç yazarların eserlerine yönelmişlerdi, örneğin Emrah Serbes, Gaye Boralıoğlu ve Alper Canıgüz. Genç yazarların ve ‘klasiklerin’ yanı sıra programlarında kurgu, fantastik ve polisiye romanlar da ebedi tür olarak yer almaktadır (Dikici 2015: 155ss.). Bu yayınevinin amacı güncel ve kentsel Türk edebiyatını Almanya’da tanıtmak; daha doğrusu sadece ‘iyi’ edebiyatı yayınlamak ve ‘iyi’ edebiyatın belirlemesini kendileri yapmaktalar (agy.).

Bir diğer yayınevi ise Ararat Yayınevi’[11]dir. Ararat Yayınevi 1970’de Ahmet Doğan tarafından Stuttgart’ta kurulmuş ve 1985 yılında kapatılmıştır. Bu kısa süreçte yayınevi özellikle çift dilli çocuk ve genç edebiyatının yayınlanmasını sağlamıştır. Hedeflerinde iş göçünün çocukları bulunmaktaydı. En tanındık yazarlar arasında Aras Ören ve Fakir Baykurt bulunmaktadır. Ararat Yayınevinin en önemli çevirmenleri ise Sabine Adatepe ve Yüksel Pazarkaya’dır.

Manzara Yayınevi[12] 2006 yılında Offenbach am Main’da iki Türk kökenli arkadaş tarafından kurulmuştur ve bu yayınevi Türk edebiyatının yayınlanmasına ağırlık vermiştir. Manzara Yayınevi aynı zamanda Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın en büyük kooperasyon partneridir. En çok sevilen yazarlar arasında Ömer Seyfettin ve Ahmet Rasim yer almaktadır. Wolfgang Riemann, Patrick Bartsch ve Johannes Neuner ise tanınmış çevirmenler olarak bu yayınevine çeviri yapmaktadırlar.

Yukarıdaki listede yer alan diğer yayınevleri ise Literaturca, Önel Yayınevi ve Buntbuch Yayınevi. Literaturca[13] 2001’de Mesut ve Beatrix Caner çifti tarafından kurulmuştur. En çok kendi kitaplarını çevirip yayınladılar. En sevdikleri yazarlar arasında Pınar Kür, Elif Şafak ve Ömer Seyfettin yer almaktadır.

Önel Yayınevi[14] 1982 yılında kurulmuş her edebi türden Almanca, Türkçe ve çift dilli (Almanca ve Türkçe) yayın yapan bir yayınevidir. Okul kitabı yayıncılığı ile başlayan bu şirket bugün bir matbaa ve bir online shop ile Önel Group yayın grubu ile birleşmiştir. En tanındık yazarlar arasında Kemal Yalçım ve Muzaffer İzgü yer almaktadır. Çevirmen olarak özellikle Hartwig Mau ve Monika Demirel gibi isimler öne çıkmaktadır.

Buntbuch Yayınevi[15] 1980’de Hamburg’ta kurulup 1987’de kapatılmıştır. Bu yayınevi özellikle Nazım Hikmet, Güney Dal ve Aysel Özakın gibi siyasi açıdan aktif olan yazarlara odaklanmıştır. Ümit Güney ve Hanne Egghardt ise bu yayınevinin en çok çevrilen çevirmenleri olarak yer almaktadırlar. İlk üç yayınevi dışında diğer yayınevlerinin çevrilen eser sayılarının birbirine yakın olduğu görülmektedir.

 

3.4. Türkiye’de Alman Edebiyatı: Çevirmenlere Göre

Türk edebiyatının Almancaya çevrilen eserleri 200’ü aşkın çevirmen tarafından gerçekleştirilmiştir. Şek. 4’te de görüldüğü üzere en çok çeviriyi yapan çevirmenler şu şekilde sıralanmıştır: Sabine Adatepe 71 eser, Helga Dağyeli-Bohne 27 eser, Cornelius Bischoff 24 eser, Yüksel Pazarkaya 23 eser, Wolfgang Riemann 38 eser, Monika Demirel und Beatrix Caner 20 eser, Yıldırım Dağyeli 19 eser, Gerhard Meier 18 eser ve Gisela Kraft 18 eser:

Şek. 5: Türkiye’de Alman edebiyatı: Çevirmenlere göre

 

Türk edebiyatından Alman diline aktarım yapan çevirmenler incelendiğinde Sabine Adatepe’nin açık ara Almancaya en çok çeviri yapan çevirmen olduğu ve ilk sırada yer aldığı dikkat çekmektedir. Yazar ve çevirmen Sabine Adatepe, Kemal Adatepe ile evlidir ve Hamburg Üniversitesi’nde Türkoloji eğitimi almıştır. Uzun yıllar Türkiye’de yaşamıştır. Gülsüm Cengiz, Gönül Şen-Menzel ve Behiç Ak gibi Türk çocuk edebiyatı yazarlarının çevirmeni olarak kabul edilmiştir. Adatepe aynı zamanda Can Dündar, Aslı Erdoğan ve Gezi Antolojisi gibi siyaset içeren edebi çevirilere önemli katkılarda bulunmuştur[16].

Yukarıdaki listede yer alan diğer çevirmenler incelendiğinde Helga Dağyeli-Bohne’nin[17] Türk edebiyatından Almancaya eser aktaran isimler arasında en önde olduğu görülmektedir: Helga Dağyeli-Bohne de Türkoloji eğitimi almış ve doktorasını Yaşar Kemal ve eserleri üzerine tamamlamıştır. Eşi Yıldırım Dağyeli ile birlikte Dağyeli Yayınevi’ni kurmuş ve Yıldırım Dağyeli’nin tüm çevirilerinde ikinci çevirmen olarak yer almıştır. Yıldırım Dağyeli ile birlikte birçok kez Türkiye’de tatil amaçlı kalmıştır. Sabine Adatepe gibi yazar olarak da faaliyet göstermesine rağmen daha çok çevirmen olarak ön plana çıkmıştır. Yaşar Kemal’in, Aras Ören’in ve Fakir Baykurt’un birçok eserini çevirmiştir.

Listede üçüncü sırada yer alan Cornelius Bischoff[18] Haziran 2018’de 90 yaşında vefat etti. Bischoff 1928’de Hamburg’ta doğmuş ve nasyonal sosyalizm’den dolayı ailesi ile birlikte Türkiye’ye kaçmıştır. İstanbul’dan Çorum‘a yönlendiren aile yıllarca orada yaşamıştır; daha sonra Cornelia Bischoff Çorum’un fahri hemşehri ünvanına laik görülmüştür. Bischoff hukuk eğitimi için İstanbul’a dönmüştür. Nasyonal sosyalizm zamanından sonra ise Bischoff ailesi ile birlikte tekrar Almanya’ya dönmüştür. Yaşar Kemal ve Aras Ören’in çevirmeni olarak tanınmaktadır ve senaryo yazarı olarak da kendine bir yer edinmiştir.

Yüksel Pazarkaya önemli bir diğer çevirmen ve aynı zamanda yazardır[19]. Pazarkaya 18 yaşında misafir işçi olarak Almanya’ya gitmiştir. Stuttgart’ta kimya okumuş ve daha sonra Alman Dili ve Edebiyatı Enstitüsü’nde eğitim almıştır. 1973’de Alman Dili ve Edebiyatı Enstitüsü’nde doktora yapmıştır. Orhan Veli’nin, Nazım Hikmet’in ve Aziz Nesin’in eserlerini çeviren önemli bir çevirmendir.

Wolfgang Riemann[20] çok aktif bir çeviri faaliyeti sunmaktadır. Kendisi burada yer alan çevirilerden daha çok çeviri yapmıştır. Çeviriler söz konusu kitap yayını olmadığı için bu çeviriler listelere dahil edilememiştir. Riemann ilk önce vitrin tasarımcılığı mesleğini öğrenmiştir; sonrasında ise özel kurslarda İngilizce öğrenmiştir. İlk çeviri tecrübelerini Almanca-İngilizce çift dillerinde edinmiştir. Daha sonra ilgisini çektiği için Türkçe öğrenip Frankfurt Main’da Türkoloji eğitimi almıştır. Türkçe’ye olan zaafını keşfettikten sonra yıllarca Türkiye’de yaşamıştır. Bugün Macaristan’da yaşamakta ve Macarca öğrenmektedir. Riemann çevirmen olarak faaliyet göstermekte ve Zülfü Livaneli, Aras Ören ve Ahmet Rasim’in çevirmeni olarak kabul edilmektedir.

Monika Demirel[21] 2013 yılında Tarabya Çeviri Ödülünü almıştır. Heidelberg’ta Çeviri ve Tercümanlık Enstitüsü’nde eğitim almış ve o da ilgisini çektiği için Türkçe öğrenmiştir. Oya Baydar’ın, Alper Canıgöz’ün ve Barış Müstecaplıoğlu’nun çevirmeni olarak kendine bir yer edinmiştir.

Beatrix Caner[22] eşi Mesut Caner ile birlikte 2001 yılında Literaturca Yayınevi’ni – Türk edebiyatı yayınları için kurmuştur. 1954’te Sibenbürgen’de doğan Macar asıllı çevirmen Türkoloji eğitimi almıştır. Çeviri faaliyetini bugün ek iş olarak sürdürmektedir. Elif Şafak’ın, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ve Pınar Kür’ün birçok eserini çevirmiştir.

Yıldırım Dağyeli[23] de Yüksel Pazarkaya gibi misafir işçi ailesinin çocuğu olarak Almanya’ya yerleşmiştir. 1981 yılında eşi Helga Dağyeli-Bohne ile birlikte Dağyeli Yayınevini kurmuştur. Yukarıda da belirtildiği üzere yayınevi kapsamında Türk edebiyatını odak noktası olarak seçmiştir. Münih’te çeviri eğitimi alıp bu mesleği ek iş olarak sürdürmektedir. Tüm çevirilerini eşi Helga Dağyeli-Bohne ile birlikte yayınlamıştır. Aran Ören’in, Yaşar Kemal’in ve Fakir Baykurt’un sayısız eserini çevirmiştir.

Gerhard Meier[24] Türkçeye ve Türk edebiyatına olan ilgisini geç fark etmiş bir çevirmendir. İlk önce Münih’te Alman Dili ve Edebiyatı ve Roman Dilleri ve Edebiyatı eğitimi almıştır. Daha sonra Almanya’nın önemli çeviri enstitüsü olan Germersheim’da eğitimine devam etmiştir. Wolfgang Riemann gibi 1982 yılından itibaren ilgi duyduğu için Türkçe öğrenmeye başlamıştır. 1985’ten bu yana neredeyse her yıl düzenli olarak Türkiye’yi ziyaret etmiştir ve çevirmenlik mesleğini asıl meslek olarak sürdürmektedir. Kariyerinin dönüm noktası birçok ödüle layık görüldüğü Orhan Pamuk çevirileridir.

Çevirmen Gisela Kraft[25] kendini yazar olarak da ispatlamıştır. 20’nin üzerinde eser yayınlamıştır. FU Berlin’de tamamladığı doktora tezini de konu alan  Aras Ören, Nazım Hikmet ve Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın eserleri çevirmiştir.

 

  1. Sonuç

Almanya-Türkiye ilişkileri sadece ekonomik, siyasi ve kültürel düzeyde yakından birbiriyle bağlantılı değildir; aksine edebi alanda da çok yönlüdür. Bu durum özellikle çeviri faaliyetlerinin sayısına yansımaktadır. Çeviri faaliyetinin ayrıntıda nasıl olduğu işbu çalışmada şu kriterlerle ele alınmaktadır: 1. Çevrilen eserlerin toplam hacmi yıllara göre nasıl görünebilir? 2. Hangi Türk yazarlar tercih edilmiştir? 3. Türk edebiyatının Almanya’da yayınlanmasında hangi yayınevleri etkili olmuştur? 4. Hangi çevirmenler Türk edebiyatını Almanya’da temsil etmektedir? Bu sorular kapsamında niceliksel değerlere dayanan grafikler hazırlanmıştır. Daha sonra hazırlanan bu grafikler niteliksel olarak değerlendirip hangi kriterlerin Türkçeye yapılan çevirilerde dikkate alındığı ve çeviri kararlarının – yıllara, yazarlara, yayınevlerine ve çevirmenlere göre – nasıl görüldüğü tartışılmıştır.

İşbu çalışmanın veritabanı araştırmaları Karlsruher Sanal Kataloğu’na (KVK) dayanmaktadır. Toplam 776 eserin, 363 yazarın, 216 yayınevinin ve 221 çevirmenin kaydına ulaşılmıştır.

3.1 bölümünde ‘Almanca Konuşulan Ülkelerde Türk Edebiyatı: Yıllara Göre’ çevrilen eserlerin toplam hacminin sıklıkla farklı kriterlere dayandığı tespit edilmiştir. Genel hacim Almanca konuşulan ülkelerde Türk edebiyatı söz konusu olduğunda, Türkiye Cumhuriyeti kurulmadan önce siyasi ve askeri ilişkilerden etkilenmiştir. 20. yüzyılın başlarında Almanya’nın Osmanlı İmparatorluğu’na yakınlaşması Türk edebiyatının Almanca konuşulan ülkelerde yayılmasına neden olmuştur. Ayrıca çeviri miktarının Osmanlı döneminin sonlarına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başında çok düşük olduğu görülmektedir (bkz. 3.1). Bu durumun önümüzdeki dönemlerde iki ülkenin siyasi yakınlaşmasının yanı sıra kültür ve toplum gibi birçok alanda etkileşime girmesine yol açmıştır; Türk edebiyatından Almancaya yapılan çevirilerin sayısının dönem dönem artmış olduğu ve Cumhuriyetin kuruluşundan 2017 yılına kadar yapılan çevirilerin hacmi kapsamında 80’li yıllardan itibaren Türk edebiyatından yüzden fazla eserin aktarıldığı görülmektedir.

‘Türk Edebiyatından Almancaya Çevrilen Eserler: Yazarlara Göre’ (bkz. 3.2) incelendiğinde yazar seçimlerinde farklı faktörlerin etken olduğu görülmektedir. Tüm edebi çeviri programlarında olduğu gibi ilk etapta yabancı edebiyatın ‘klasik’ yazarlarının eserlerine odaklanılmaktadır. Söz konusu Türk edebiyatı ise ilk önce akla hiç şüphesiz Yaşar Kemal ve Nazım Hikmet gelmektedir. Yazar belirlemelerinin bir diğer önemli faktörü ise yazarın bir edebiyat ödülü veya diğer ödüller alıp almadığı; böylece Orhan Pamuk’un listede yer alması açıklanabilmektedir. Elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde Nazım Hikmet gibi ‘sosyalist ve komünist ideolojiden’ etkilenen yazarların eserlerinin oldukça çok temsil edildiği anlaşılmaktadır. Tüm bu ‘önemli edebi yazarların’ yanı sıra özel yayınevleri çocuk ve genç edebiyatı ile ilgilenen yazarların eserlerine odaklanmıştır. Bu kapsamda Ömer Seyfettin ve Aysel Özakın’ın isimleri belirtilmelidir.

Çalışmanın devamında ‘Türk Edebiyatından Almancaya Çevrilen Eserler: Yayınevlerine Göre’ (bkz. 3.3) incelendi. Cumhuriyet’in kuruluşundan önce Türk edebiyatından yapılan yayınların devlet destekli olduğu, 30’lu, 40’lı ve 50’li yıllarda sadece bilimsel amaçlara yönelik yayın yapıldığı ve 70’li yıllardan itibaren özellikle Türk kökenli yayınevleri ve yayıncılar tarafından yayın yapıldığı görülmektedir. 70’li yıllardan itibaren birçok özel Türk yayınevinin kurulması çeviri hacminin büyümesine fayda sağlamaktaydı. Yeni kurulan özel Türk yayınevleri incelendiğinde ilk sırada kendine çift dilli çocuk ve okul kitaplarının çevirisini görev edinen Anadolu Yayınevi yer almaktadır. Anadolu Yayınevi’nden sonra Türk Kütüphanesi’nin yayınını üstlenen ve çoğunlukla edebi eserlere odaklanan Robert Bosch Vakfı destekli Unionsverlag gelmektedir. Araştırılan bilgilere göre sırasıyla Dağyeli Yayınevi, binooki Yayınevi, Ararat Yayınevi, Manzara Yayınevi, Literaturca Yayınevi, Önel Yayınevi, Buntbuch Yayınevi ve ikoo Yayınevi Türk edebiyatının Almancaya aktarılmasında önemli yayınevleridir.

Son kriter olarak ‘Türk Edebiyatından Almancaya Çevrilen Eserler: Çevirmenlere Göre’ (bkz. 3.4) incelendi. Bu kapsamda Almancaya en çok çeviri yapan çevirmenler Sabine Adatepe ve Helga Dağyeli-Bohne’nin Türkiye’ye ve Türk edebiyatına olan bağlantılarının temeli olarak Türkoloji eğitimleri ve evlilikleri belirtilebilir. Cornelius Bischoff’un Türk edebiyatı ile karşılaşması çok farklı. Annesinin aile kökeninde Yahudi bağlantıları olan Bischoff, Nazi rejiminden önce ailesi ile birlikte Türkiye’ye kaçtı ve eğitimini ve hayatını orada sürdürdü. Türkiye’ye ve Türk edebiyatına olan bağı Türk edebiyatının çevirmeni olarak görev yapmasını sağladı. Wolfgang Riemann ve Gerhard Meier ne Türkoloji eğitimi alan ne de Türkiye’ye ailesel bir bağı olan iki çevirmen. İlgi duydukları için Türkçe öğrendiler ve sonrasında kendilerini Türk edebiyatının önemli yazarları olarak ispat ettiler. Diğer önemli çevirmeler Monika Demirel, Beatrix Caner, Yıldırım Dağyeli ve Gisela Kraft.

 

Kaynakça

Dikici, Christine (2015): Die Rezeption der türkischen Literatur im deutschen Sprachraum unter Berücksichtigung aktueller Übersetzungsvorhaben. Unveröffentlichte Doktorarbeit. Sakarya Üniversitesi. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Gülmüş, Zehra (2018): Übersetzungsverfahren beim literarischen Übersetzen. Berlin: Frank& Timme.

Öncü, Mehmet Tahir (2017): Türkçe Çeviriler Bibliyografyası: Dünya Edebiyatından Çeviriler. İstanbul: Hiperlink Yayınları.

Öncü, Mehmet Tahir (2018): Zur Konzeption des türkischen Übersetzerlexikons Türkçe Çevirmenler Sözlüğü. In: Diyalog- Interkulturelle Zeitschrift für Germanistik. Yıl: 2018. Sayı: 1. S.237-249.

Öncü, Mehmet Tahir (2018): Türkçeye Çevrilen Alman Edebiyatına Genel Bir Bakış. In: Diyalog- Interkulturelle Zeitschrift für Germanistik. Yıl: 2018. Sayı: 1. S.250-261.

Pazarkaya, Yüksel (1989): Rosen aus Frost. Einblicke in die türkische Kultur. Zürich: Unionsverlag.

Sağlam, Musa Yaşar (2002): Zur Rezeption der deutschen Literatur in der Türkei. In: Ege Alman Dili ve Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 4. İzmir: Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. s. 289-296.

Internet Kaynakça

http://dagyeliverlag.com/index.php/home [18.08.2018]

http://kvk.bibliothek.kit.edu/ [Karlsruher Sanal Kataloğunda] [18.08.2018]

http://www.anadolu-verlag.de/ [18.08.2018]

http://www.literaturca.de/ [20.08.2018]

http://www.unionsverlag.com/info/ [19.08.2018]

https://de.wikipedia.org/wiki/Ararat-Verlag [20.08.2018]

https://de.wikipedia.org/wiki/Buntbuch-Verlag [19.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6220/beatrix_caner.html [19.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6236/cornelius_bischoff.html [18.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6265/gerhard_meier.html [19.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6266/gisela_kraft.html [18.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6276/helga_dagyeli-bohne.html [21.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6304/monika_demirel_.html [18.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6337/sabine_adatepe.html [20.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6363/wolfgang_riemann_.html [18.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6365/yildirim_dagyeli.html [19.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-6367/yuksel_pazarkaya_.html [18.08.2018]

https://translex.ege.edu.tr/tr-7168/omer_seyfettin.html [20.08.2018]

https://www.binooki.com/ [21.08.2018]

https://www.manzara-verlag.de/ [19.08.2018]

https://www.oenel.com/ [21.08.2018]

https://www.zeit.de/1981/16/fuer-das-volk-das-nicht-tuemlich-ist [19.08.2018]

[1] Önümüzdeki çalışma “Öncü, Mehmet Tahir (2019): Türkische Literatur im deutschsprachigen Raum: Ein Überblick. In: Akyıldız, Ercan, Cemile/ Balcı, Yasemin/ Öztürk, Ali Osman: Ex Oriente Lux: West-östlicher Kulturtransfer. Berlin: Logos Verlag. S.157-174” adlı makalenin çevirisidir.

[2] Bkz. Öncü, Mehmet Tahir (2018): Zur Konzeption des türkischen Übersetzerlexikons Türkçe Çevirmenler Sözlüğü. In: Diyalog- Interkulturelle Zeitschrift für Germanistik. Yıl: 2018. Sayı: 1. S.237-249.

[3] http://kvk.bibliothek.kit.edu/ [Karlsruher Sanal Kataloğunda] [18.08.2018]

[4] Çevrilmiş eserlerin sayıları belirlenirken eserlerin sadece ilk baskıları dikkate alınmıştır. Aynı eserin diğer baskıları ve yeniden çevrilmiş olması hesaba katılmamıştır.

[5] https://www.zeit.de/1981/16/fuer-das-volk-das-nicht-tuemlich-ist [19.08.2018]

[6] https://translex.ege.edu.tr/tr-7168/omer_seyfettin.html [20.08.2018]

[7] http://www.anadolu-verlag.de/ [18.08.2018]

[8] http://www.unionsverlag.com/info/ [19.08.2018]

[9] http://dagyeliverlag.com/index.php/home [18.08.2018]

[10] https://www.binooki.com/ [21.08.2018]

[11] https://de.wikipedia.org/wiki/Ararat-Verlag [20.08.2018]

[12] https://www.manzara-verlag.de/ [19.08.2018]

[13] http://www.literaturca.de/ [20.08.2018]

[14] https://www.oenel.com/ [21.08.2018]

[15] https://de.wikipedia.org/wiki/Buntbuch-Verlag [19.08.2018]

[16] https://translex.ege.edu.tr/tr-6337/sabine_adatepe.html [20.08.2018]

[17] https://translex.ege.edu.tr/tr-6276/helga_dagyeli-bohne.html [21.08.2018]

[18] https://translex.ege.edu.tr/tr-6236/cornelius_bischoff.html [18.08.2018]

[19] https://translex.ege.edu.tr/tr-6367/yuksel_pazarkaya_.html [18.08.2018]

[20] https://translex.ege.edu.tr/tr-6363/wolfgang_riemann_.html [18.08.2018]

[21] https://translex.ege.edu.tr/tr-6304/monika_demirel_.html [18.08.2018]

[22] https://translex.ege.edu.tr/tr-6220/beatrix_caner.html [19.08.2018]

[23] https://translex.ege.edu.tr/tr-6365/yildirim_dagyeli.html [19.08.2018]

[24] https://translex.ege.edu.tr/tr-6265/gerhard_meier.html [19.08.2018]

[25] https://translex.ege.edu.tr/tr-6266/gisela_kraft.html [18.08.2018]